3 Eylül 2016 Cumartesi

ERGENLERLE AİLE İÇİ İLETİŞİM

          Gözlerimizi kapatıp önümüzde uzun bir yolun uzandığını yolun sonunda da bacasından dumanlar tüten evimiz olduğunu  düşünelim. Bu yolun bazı yerlerinde çamurlu su birikintilerinin, bazı yerlerinde papatyalar ve çimenlerin,  bazı yerleri keskin çakıl taşlarının bazı yerlerinde de deniz kumunun olduğunu ve yolu yalın ayak geçmemiz gerektiğini düşünelim. Yolun başında durup ne olacak ki rahatlıkla geçerim diye düşünen kişi de siz olun. Hızlı adımlarla başlayan yürüyüş çamurlu suların ayağınıza bulaşmasıyla kızgınlığa, çimenler ve çiçeklerin arasında adım atarken yüzünüzde kocaman bir gülümsemeye, çakıl taşlarının ayağınıza batmasıyla canınınızın acımasına ve deniz kumunun yumuşaklığı da hayal kurmanızı sağlasın. Yolun sonunda ayaklarınıza baktığınızda yolun ayaklarınızda bıraktığı izleri görebildiniz mi? İşte hepimiz bir zamanlar başında durup kolaylıkla geçebileceğimizi düşündüğümüz bu yoldan acısıyla tatlısıyla geçtik.  Çevremizdeki insanlar özellikle anne ve babalarımız nereden geçersek daha hızlı yol alabileceğimizi ve ayaklarımızın acımayacağını söyleseler de yine aklımıza koyduğumuzu yaptık. Yolun başında başlayan, acı çeksek bile sırf gurur yaptığımız için sesimizi çıkarmadığımız, bastığımız her adımda bize farklı duygular yaşatan bu yol bizim ergenlik dönemimiz oldu.

       Bu seferki yazım da Ergenlik Döneminde yaşanılanlar ve Ergenlerin aile içi iletişimini ele alacağım.
       Toplumsal açıdan bakarsak ergenlik dönemi iklimlere, toplumlara, eğitim seviyesine, sosyoekonomik duruma.... vs. göre değişebilmektedir. Peki bir çok alandan etkilenen bu dönem nedir? Tanım olarak baktığımızda çocukluk ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir Ve ortalama 12-21 yaş arası olarak sınırlandırılabilir. Ancak bu sınır önceden belirttiğim bir çok sebepten dolayı esneklik göstermektedir.
      Yaklaşık on yıldır orta okul ve lise grubu gençlere rehberlik yapmaktayım. Çevredeki bir çok insanın bu da sorun mu diyerek hafife aldığı  ama ergen için içinden kolay kolay çıkılamayacak kadar büyük bir çok alanda rehberlik görüşmesi yaptım. Ergenlerin en büyük sorununun ne olduğunu söylemek gerekirse Ailelerinin Kendilerini Anlamamaları olarak bir başlık altında toplayabiliriz.
      En başta da söylediğim gibi ergenlik döneminin uzun yolunda ebeveynler koruyuculuk iç güdüleri ile onlara göre çocuk biz rehber öğretmenlere göre genç dediğimiz ergenleri kendi üsluplarıyla koruma altına almaya çalışmaktadır. Bunu yaparken de her ebeveyn kendine göre bir üslup geliştirir. Gerek kısıtlamalar getirerek, gerek arkadaş gibi oturup konuşarak gerekse aşırı koruyucu tedbirler alarak ergenlerimizi hayata hazırlamaya çalışmaktadırlar. Ve ben senin yaşındayken diye başlayan cümlelerin ardı arkası gelmez. Bu noktada velilerime özellikle söylediğim şey ''Tecrube aktarılmaz sadece anlatılır'' Peki ne yapılmalı ? Sabır isteyen ama başarıyla sonuçlandığını gördüğümüz çok örneğimiz oldu. Neler mi bunlar?
     Anne babaların görevi çok ev, iş, hayat şartları hele bir de  kardeşler evet bazı noktalarda haksız sayılmazlar. Ama zaman ayrılması gereken bir ergenimiz var, birlikte vakit geçirilmesi gereken, her zaman yanında olacağınızı hissetirmeniz gereken.
    Çocukluktan yetişkinliğe geçilen bu karmaşık dönemde her ne kadar yetişkinlere göre basit olsa da sorunlarını paylaşması için yakınlık gösterip,ortam hazırlayın ve daha da önemlisi ergene saygı gösterin ki o da size saygı göstersin. ''Sen daha çocuksun sus krışma ''gibi cümlelerle onun içe dönük olmasına sebep olmayın
    Ergenlik dönemini sadece fiziksel değişim olarak değil aynı zamanda duygusal değişimin olduğu bir dönem olarak düşünüp empati kurun.
    Her zaman yanlışlarını değil doğru yaptıklarını da farkettiğinizi belirtin. Kısacası bardağın dolu tarafını da gösterin.
  Öğrencilerimden gelen en çok şikayet BAŞKALARI İLE KARŞILAŞTIRMAYIN. Bu noktayı inanın ki anlamıyorum. Ablan-abin bak okudu ..... ünv. kazandı. Sen de..... diye başlayan cümleler ve bu cümlelere maruz kalan ergenlerdeki yaralar.  Sadece anne babaya karşı değil karşılaştırılan kişiye karşı da düşmanlık böyle cümlelerle başlıyor. ''Bir elin beş parmağı birbirine benzemez'' sözü böyle bir durum karşısında çok anlamlı.
   Her ne kadar yaşları küçük olsa da ergenlerin düşüncelerini dinleyin, fikirlerini sorun. Onlara bir birey olduklarını hissettirin.
   Çocukların ilk örnek aldıkları kişiler ebeveynleridir. Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranışları varsa onlara iyi örnek olmanız gerekmektedir.
   Her insanın yanlış yapabileceğini düşünüp hata yapan ergeni başkalarının hele de arkadaşlarının yanında rencide etmeyin. Öfkeliyseniz öfkenizi kontrol edip yalnız kalabileceğiniz bir ortamda konuşun.
   Ergenlik döneminde olan çocuklarınıza lakap takmayın hakaret etmeyin. Bu gibi sorun yaşayan bir çok gençte özgüven eksikliğinin ortaya çıktığını unutmayın.




    Devamlı öğütler vererek bunaltmayın. Çünkü belli bir noktadan sonra sizi sadece dinliyormuş gibi görünen bir ergen modeli karşımıza çıktığını belirtmem gerekiyor.
   Gençlerin kendi ayakları üzerinde duran, sorumluluklarını bilen, özgüveni yüksek ve mutlu bireyler olabilmeleri önce anne babalarıyla olan iletişimlerine bağlı. Bu zorlu yolda en büyük görev onlara düşmektedir. Unutmayın yetişkinlerle ergenler arasında dengeli bir ilişki kurmak onların hayata daha güvenilir adımlarla başlamasını sağlamaktadır.



Hiç yorum yok: