12 Eylül 2019 Perşembe


Eğitim Koçluğu Nedir?
Öğrencinin kendi isteği esas alınarak rehber öğretmen ve öğrenci arasında yapılan görüşmelere eğitim koçluğu denir. Peki bu görüşmelerin içeriği nedir?
Okul başarısının takibi ve arttırılması,
Sınav başarısı,
Sınav kaygısı,
Aile içi iletişimde yaşanan sorunlar,
Sosyal, kültürel faaliyetler,
Akran ilişkileri ve sosyalleşme,
İlgi ve yetenekleri belirleme,
Etkili ve verimli ders çalışma… vb
Eğitim koçluğunda amaç öğrencinin gelişimini sağlamaktır. Öğrencinin bu süreçte kendi isteği ile koçluk sistemini ve sorumluluklarını kabul etmesi gerekmektedir. Aksi taktirde tek taraflı ilerleyen bir süreç olmadığını belirtmekte fayda vardır.
NEDEN EĞİTİM KOÇLUĞU?
Orta yaştaki birçok insan zamanında kendisine gidecek olduğu üniversite, bölüm konusunda yardımcı olacak rehber öğretmenlerinin olmadığını belirtir. O yüzden mesleğini layığıyla yapmayan ya da yaptığı işten mutlu olmayan bir çok meslek çalışanı olduğunu belirtirler. Doğruluk payı var mıdır? Tabiki de vardır. Ama o dönemlerden günümüze iyi puanlar alıp istedikleri üniversitelere ve bölümlere gelen insanlar da vardır. Günümüzde ise durumun biraz daha değiştiğini ve şekillenmesi gerektiğini belirtmek gerekiyor. Neden mi değişen sınav sistemi ,  öğrencinin istekleri, ailenin beklentileri, kısa yoldan para kazanma isteği, ‘ acaba ben bu mesleği yapabilir miyim’ düşünceleri yer almıştır. Bu sistem ister istemez öğrencilerin sadece sınav odaklı değil öncesini ve sonrasını düşündükleri karmaşık ve stresli bir sistem olarak karşımıza gelmektedir.
                Bu noktada öğrenciler kendilerini dinleyecekleri, farklı bakış açılarına ihtiyaç duymaktadır. Eğitim koçu öğrenciyi tanıdıktan sonra yeteneklerini keşfetmesini sağlayan uzman olarak öğrencilerin yanındadır.  Koçluk sisteminde karşılıklı güven ve özveri gerekir.
                Her insanın kendi içinde keşfedilmeyi bekleyen bir yeteneği vardır. Ancak içinde bulunduğumuz zaman, çevre, aile, okul,öğretmenler,arkadaşlar bazen bu yeteneklerin ortaya çıkmasında olumlu oldukları gibi maalesef olumsuz oldukları zamanlar da olmaktadır. Bu durumu en çok gerek lise gerek üniversite tercihlerinde yaşamaktayız. Bu anlamda tercih dönemlerinde özellikle aileleri de sürece katmaya çalışıyorum. Çünkü ebeveynlerin çocuklarının ne istediklerini bilmesi gerektiği gibi çocukların da ailesinin imkanlarını göz önünde bulundurması gerektiği kanaatındayım.  Öğrencimin biri; üniversite tercihleri yaparken ailesinin asla İstanbulda okutamayız  sözüne karşılık, yaptığımız tercihleri değiştirerek  11. Tercihine İstanbul sınıf öğretmenliği yazması ve o tercihinin tutması sonucunda ailenin biz sana söylemiştik sözleri ile üniversiteye göndermemesi  bir yılına malum olmuştu. Bu gibi üzücü örnekleri yaşamamak adına koçluk sisteminde sadece koç, öğretmen değil ailenin de sürecin içinde olması gerektiğini belirtmekte fayda var.
                Eğitim Koçu öğrencinin kendisinde olan başarma inancını destekler . Her öğrencinin bazı dönemlerde motivasyonu düşebilir bu gayet doğaldır. Bu noktada eğitim koçu öğrenciyi motive ederek olumlu bakış açısına sahip olmasını sağlar. Bunu öğrencinin kendisini keşfetmesini sağlayarak yapar. Bu keşif öğrenciye doğru sorular sorarak gerçekleşir.
Neler yapmaktan hoşlanırım?
10 yıl sonra kendimi nerede görüyorum?
Neler yapabilirim?
Hangi meslek bana uygun?
Nereden başlamam gerekiyor?
Ne gibi sorumluluklarım var, sorumluluklarımın farkında mıyım ve bunları yapıyor muyum?... vb sorularla öğrencinin kendisini eleştirmesini ve kendisinin farkında olmasını sağlar.
Kısacası eğitim koçu(öğretmen)  öğrenciye yeni bir şey öğretmez, ünlü filozof Sokrates’in de dediği gibi öğrencide var olanı ortaya çıkarır.
Sokrates öğretmenlere der ki;
Öğrencilerinize bir şey öğretmeyin, onların düşünmelerini sağlayın. Çünkü onlar düşünmeye başlarsa zaten kendi çabalarıyla öğrenirler. Ve çaba sonucu öğrenilen bilgi, en kalıcı olur. Asla silinmez.




11 Eylül 2019 Çarşamba

Kitap Sevgisi

       Ortaokul üçüncü sınıfta Türkçe öğretmenimin şubat tatilinde okumamız için ödev olarak verdiği bir kitap vardı. 'Montain Denemeler'' bu kitap okunacak ve kitaptan ne anladığımız yazıya dökülecek tatil dönüşünde öğretmene rapor olarak teslim edilecekti. O yaşıma kadar çok fazla kitap okumadığımı itiraf edebilirim. Ve yine üzülerek itiraf ediyorum bu kitabı sırf okumuş olmak için okudum. Doğal olarak pek bi şey de anlamadım. Anlamış gibi yaparak bi şeyler de yazdım. Ödev başarıyla teslim edildi.
         Okuma alışkanlığı çocuklarda aile ortamında başlar. Anne ve babamın gazete okumaları hatta babamın elinde zaman zaman gazeteden kuponla biriktirdiğimiz  Büyük Larousse Ansiklopedilerini de görmüşlüğüm vardı. Ama nedense o dönemlerde ben de böyle bir alışkanlık bir türlü başlayamadı. Taki ne zaman lise yıllarımda okul çıkışlarında okul arkadaşlarımın bolca bahsettiği ve simit arabası ile simit ... vb satan bir abi ile tanışana kadar. Annem her ne kadar bu abinin ajan olduğunu iddia etse de bence ergenlik döneminde biz gençlerin sorunlarını dinleyen onlara yol gösteren ve bu  yolu kitaplarla açan ve diğer arkadaşlar da olduğu gibi bende de saygı değer bir yeri olan ender insanlardan birisi. Nedir bu insanı bu kadar hatırlatan diye sorarsanız. Onunla tanıştığımdan beri kitap okumayı seviyor, okumadığım zamanlarda da eksiklik hissediyorum. Bana verdiği ilk kitabı  Jose Mauro De Vasconcelos'un   ''Şeker Portakalı'' adlı kitabı ile  kitap yolculuğum başladı.
          Bu abi ile tanıştığım zaman yaz tatiline girmek üzereydik. Ve ben kendisinden o yaz onsekiz tane kitap aldım. Bu kitapları sadece okumakla kalmayıp yazarlarını araştırıp onlara mektuplar yazdım. Kitaplarında beğendiğim ve beğenmediğim karakterleri eleştiren mektuplar.   Lisenin devam eden yıllarında bu alışkanlığım devam etti.
          Şimdi bir öğretmen olarak öğrencilerime kitapla yolculuk yolunu açmaya çalışıyorum. Bunu ödev olarak vermek ben de zamanında ters etkiye sebep olduğu için onları tanıyıp yaşlarına ve psikolojilerine uygun kitapları tavsiye ediyorum. İştahla yaptığı yemeği anlatan usta aşçı misali okumaktan en çok zevk aldığım kitapları kütüphanemde biriktirip, öğrencilerime anlatıyorum. Kitapçıya girdiğimde beynime nüfuz eden kitap kokusunun vermiş olduğu huzur, sayfalarını çevirdiğimde merakla giriş sayfasını okuma isteğim,almak istediğim kitapların listesi ve bu listeye yenilerinin eklenmesi, aldığım her kitabın ben de yeni duygular uyandırması, uykusuz ama kocaman bir gülümsemeyle uykuya dalmak............tarifinin anlatılmakla bitmeyeceği içhuzur.
  Qaa