Eskiden bayramlar benim için
turlar, gezilecek yeni yerler yani tatil demekti. Evlendikten sonra bir
bayramımız akraba ziyareti ile geçti. Allahtan eşimde en az benim kadar gezmeyi
seviyor J.
Bu bayram da hazır aileler ziyaretimize yeni gelip gitmişlerken memleketlere
gitmeyelim bi plan yapalım dedik. Ve benim özellikle en çok istediğim yerlerden
biri olan Çanakkale’ye gitmeye karar verdik. Gezimizin planı Çanakkale de bir
gün şehitlik turu yapıp sonrasında Gökçeada’ya geçmekti. Ve bu planı bayrama üç
gün kala yaptık. Otele, pansiyon bulabilme ihtimalimiz yok derken şansımıza
onları da ayarladık.
İstanbul’dan gök gürültülü yağmurlu bir bayram sabahı çıktık yola. BOĞAZ Köprüsünden geçerken İstanbul’un sessizliği, trafiğin azlığı şaşırtıcı olduğu gibi bir o kadar da güzeldi. Yolda eşime co plotluğun yanı sıra mp3ten ayarladığım müziklerle de djlik yaparak yolumuza devam ettik. Yolun uzunluğundan ziyada yeni yerler görmenin heyecanı ile o güzel sesimle şarkılara eşlik edip şoförümün uyanık kalmasını sağladımJ. Tabii hem şarkı söyle, hem co plotluk yap malumunuz acıktım. Yoldaki tabelalardan uçaklı resmi olan tabela dikkatimizi çekti. Sonrasında hemen forsuquardan küçük bir araştırma ile bu uçaklı yerin köftesinin meşhur olduğu yorumlarından hemen ağzımızın suları akmaya başladı ve kmleri saymaya başladık. Yurdanurlar Köfte ama bizim için adından ziyade o arka bahçesindeki koca uçağın oraya nasıl geldiği önemliydi. Tabii bunu aç karnına düşünmeyelim dedik. Ve o muhteşem köftelerinden afiyetle yedik. Yanına bakır bardaklarda ikram edilen yayık ayranından içmeden olmaz. Yemekten sonra restoranın arka bahçesindeki uçağı incelemeye çıktık. Kocaman bir kargo uçağı ve adamlar bu uçağı karadan getirmişler. Bu anı ölümsüzleştirip yolumuza devam ettik.